Depremin Ardından Hatay’da Konut Fiyatları Uçtu

hatay

EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Menekşe Ceren Akar, depremin vurduğu Hatay’da konut piyasasını mercek altına aldı. Hatay genelinde tarla fiyatları, deprem öncesine göre %300 ile %400 arasında artarken, yeni konutlarda 22.000 TL/m² ile 2.7000 TL/m² aralığında, müstakil yapılar 60.000 TL/m² ile 75.000 TL/m² aralığında, imarlı arsalar 8.000 TL/m² ile 15.000 TL/m² aralığında, Tarım arazileri ise 500 TL/m² ile 2.000 TL/m² aralığında değişiyor.

Deprem sonrasında Hatay bölgesinde yaşanan yıkımların ardından gayrimenkul piyasasında çeşitli değişiklikler gözlemlendiğini belirten EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Menekşe Ceren Akar, “Yıkımın fazla olduğu Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan ve Hassa gibi ilçelerde, çok katlı apartman tarzı gayrimenkul satışları neredeyse durma noktasına geldi. Bu ilçelerde, binaların büyük kısmının yıkılması veya ağır hasar alması nedeniyle satışların gerçekleşmemesi, fiyat artışlarına rağmen talebin düşük kalmasına neden olmakta. Satış fiyatlarında %50 civarında bir artış yaşanmasına rağmen, bu fiyatlar üzerinden satışlar gerçekleşmiyor. Bu durum, bölge halkının mevcut konutlardan uzaklaşmaya yönelmesi veya daha güvenli bölgelere yönelmesiyle de ilişkilendirilebilir. Yıkımın çok olduğu bölgelerde hasarsız az sayıda konut kalması, talebin bu konutlara yönelmesine neden olurken, bu da kira fiyatlarında %300 – %400 arasında bir artışa sebep oldu. Bunun en büyük nedeni ise az sayıda kalmış sağlam konutlara karşı hızlı barınma ihtiyacı doğmasıdır.” dedi.

Müstakil konut ve arsaların satış bedellerinde %100 artış

EVA Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Menekşe Ceren AkarHatay genelinde tarla fiyatlarının deprem öncesine göre %300 ile %400 arasında artış gösterdiğini de sözlerine ekleyen Akar, “Söz konusu yüksek artışa rağmen, tarla satışlarında alım/satımın gerçekleştiğini söyleyebiliriz. Özellikle yerleşim yerlerine yakın arazilere yatırım amaçlı da rağbet var. Diğer yandan, yıkımın az olduğu bölgelerde ise müstakil tarzda konut yapıları ve arsaların satış bedellerinde %100 civarında bir artış yaşanmasına rağmen, satışların oldukça az gerçekleştiği gözlemlenmektedir. Bölgedeki yıkımın az olduğu bölgelerdeki konutların talep görmesi etkili olmaktadır. Ancak, yine de satışların beklenenden daha düşük olması, bölgedeki genel ekonomik belirsizlikler ve depremin yol açtığı kısmi tereddütlerle ilişkilendirilebilir.

Yeni konutlarda fiyatlar 22.000 TL/m² ile 2.7000 TL/m² aralığında

Güncel durumda birim değeri olarak bölgeyi analiz edecek olursak yaklaşık rakamlar;  Arsuz ve İskenderun ilçelerinde yeni konutlarda 22.000 TL/m² ile 2.7000 TL/m² aralığında, müstakil yapılar 60..000 TL/m² ile 75000 TL/m² aralığında, imarlı arsalar 8.000 TL/m² ile 15.000 TL/m² aralığında, Tarım arazileri 500 TL/m² ile 2.000 TL/m² aralığında, şehir yerleşik konumlarına yakın fakat yapılaşma hakkı bulunmayan tarım arazileri ise 1.500 TL/m² ile 2000 TL/m² aralığında pazarlanmaya çalışılmaktadır.

Tarım arazileri 2.000 TL/m² ile 2.500 TL/m² aralığında 

Erzin, Payas ve Dörtyol ilçelerinde yeni konutlarda 17.000 TL/m² ile 22.000 TL/m² aralığında, müstakil yapılar 30.000 TL/m² bandında, imarlı arsalar 2.000 TL/m² ile 5.000 TL/m² aralığında, Tarım arazileri 500 TL/m² ile 2000 TL/m² aralığında, şehir yerleşik konumlarına yakın fakat yapılaşma hakkı bulunmayan tarım arazileri ise 2.000 TL/m² ile 2.500 TL/m² aralığında pazarlanmaya çalışılmaktadır.

Antakya ve Defne’de fiyatlar 18.000 TL/m² ile 23.000 TL/m² aralığında değişiyor

Antakya, Defne, Samandağ, Kırıkhan, Reyhanlı, Kumlu ve Hassa ilçelerinde yeni konutlarda 18.000 TL/m² ile 23.000 TL/m² aralığında, müstakil yapılar 40.000 TL/m² ile 50.000 TL/m² aralığında, imarlı arsalar 4.000 TL/m² ile 6.000 TL/m² aralığında, Tarım arazileri 400 TL/m² ile 900 TL/m² aralığında, şehir yerleşik konumlarına yakın fakat yapılaşma hakkı bulunmayan tarım arazileri ise 700 TL/m² ile 1500 TL/m² aralığında pazarlanmaya çalışılmaktadır.

Bölge halkı yavaş yavaş dönmeye başladı

Deprem sonrasında, Hatay bölgesinde yaşanan göç hareketleri önemli bir sosyo-ekonomik değişime işaret etmektedir. İlk etapta, depremin etkilediği bölgelerden çevre illere yoğun bir göç akışı gözlemlenmiştir. Ancak son zamanlarda, bu göç eğiliminin tersine döndüğü ve bölge sakinlerinin çeşitli nedenlerle geri dönmeye başladığı dikkat çekmektedir. Geri dönüş eğiliminin öncelikli sebepleri arasında, ekonomik zorluklar ve iş bulma güçlükleri ile yüksek kira maliyetleri yer almaktadır. Ayrıca, bölge halkının, köklerine ve geçmişlerine olan bağlılıkları da geri dönüş eğilimini artıran önemli bir faktör. Konteyner kentlerin artış göstermesinin ve sosyal yardımların devam etmesinin, geri dönüş eğilimini desteklediğini göstermektedir. Konteyner kentler, depremzedelere geçici konut sağlamak amacıyla oluşturulmuş ve bu süreçte birçok aileye barınma imkanı sunmuştur. Ayrıca, sosyal yardımların sürekliliği, bölge sakinlerinin geçici olarak ayrıldıkları bölgelere geri dönmelerini teşvik etmektedir.

Geri dönüş oranlarının %40-50 aralığında olduğu tahmin edilmektedir. Ancak bu oranlar, hala belirsizliklerle ve değişkenliklerle karşı karşıyadır. Özellikle ekonomik koşulların ve istihdam olanaklarının bölgede nasıl şekilleneceği, geri dönüş eğilimini belirleyen önemli faktörler arasında yer almaktadır. Bununla birlikte, bölgeye yönelik altyapı iyileştirme çalışmaları ve kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi, geri dönüş sürecini hızlandırabilir ve bölgenin yeniden yapılanma sürecine olumlu katkı sağlayabilir.

Maliyetlerden Dolayı İnşaat firmaları bölgede hızlı ilerleyemiyor

Bölgede yeni inşaat başlama oranları oldukça düşük seviyede olduğu gözlemlenmektedir. Bu durumun temel nedenlerinden biri, inşaat maliyetlerinin yüksek olmasıdır. Yüksek maliyetler, geliştiricilerin yeni projelere başlama konusunda çekingen olmalarına yol açmaktadır. Ayrıca, satış gerçekleşme oranlarının düşük olması da yeni inşaatların başlamasını zorlaştırmaktadır. Potansiyel alıcıların bölgedeki ekonomik belirsizlikler nedeniyle konut satın alma konusunda tereddüt yaşamaları, bu düşük satış oranlarının ana nedenlerinden biridir. Öte yandan, TOKİ’nin bölgede yoğun bir konut inşaatı programı yürütmesi, özel sektör geliştiricilerinin rekabet etme zorluğunu artırmaktadır. TOKİ’nin uygun fiyatlı konutlar sunması, özel sektör projelerinin cazibesini azaltmaktadır. Bu durum da yeni inşaat projelerinin başlamasını yavaşlatmaktadır.” şeklinde konuştu. 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz