Arnavutluk, Bosna Hersek ve Ege Denizi’nde meydana gelen depremler, bölgedeki fay hatlarının hareketli olduğunu bir defa daha gösterdi.
Son zamanlarda Doğu Akdeniz kuşağı olarak nitelendirilen hatta üst üste depremler meydana geldi. Yeni Şafak’ta yer alan habere göre, bu depremler, bölgedeki fay hatlarının hareketli olduğunu bir kez kez daha ordaya çıkardı.
Arnavutluk’ta dün peş peşe yaşanan depremlerden sonra can pazarı yaşandı. 6.4 büyüklüğündeki depremde 24 kişi yaşamını yitirdi. Bu depremden kısa zaman sonra Bosna Hersek de 5.4’le sallandı. Sabah saatlerinde de Ege Denizi’nde 5.9 büyüklüğünde deprem yaşanması, endişelerin artmasına sebep oldu.
Peki bu depremlerin daha büyük bir depremi tetikleme ihtimali var mı?
Konuyla ilgili Yenişafak gazetesinin sorularını yanıtlayan Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Arnavutluk’taki depremden sonra 15 gün içerisinde bölgede 4 ile 5.3 büyüklüğünde depremler olabileceğini tahmin ediyorduk. Arnavutluk ve Ege Denizi’nde meydana gelen depreminin Türkiye’de büyük bir depremi tetiklemesi söz konusu değildir” diye konuştu.
Artçı depremler felaketi engelledi
Ege Denizi’nde birkaç ay önce meydana gelen depremlerin Arnavutluk’ta ölümlerin azalmasını sağladığını da söyleyen Ercan, “Bu deprem Fethiye’den başlayıp, Rodos, Girit, Mora üzerinden Adriyatik kıyılarına uzanan Güney-Ege Dalma Batma kuşağının batı kuyruğu üzerinde olmuştur. Artçı depremler özellikle 15 gün içinde 4 ile 5,3 büyüklüğünde, odağa 100 km yakında olacaktır” diye konuştu.
Bölgede tsunami tehlikesi var
Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, 3 Ekim 2019’da Muğla’da yaşanan deprem sonrası deprem süpürtü dalgaları (tsunami) tehlikesi sebebiyle uyarı yapmıştı. Ercan’ın uyarısı şu şekilde: “Bu bölgede 7.5 büyüklüğüne depremler meydana gelebiliyor. Depremlerin süreleri de uzundur, 45-50 saniye olma ihtimali var. Geçmişteki belgelere göre, burada 3-5 metre büyüklüğünde süpürtü dalga (tsunami) meydana geldi ve on binlerce kişi hayatını kaybetti. Deprem süpürtüsü nedeniyle, devletin muhakkak eğitim vermesi gerekir. Bu eğitimin ilk adımı ise deniz kıyılarından uzaklaşmaktır. Tek kurtuluş yolu budur. Deniz deprem sırasında önce çekilir, sonra ilerler. Endonezya’da bunu gördük.”
