Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Sözbilir, dönüşümü fırsat bilip, şehirleri yeniden inşa etmek gerektiğini söyledi.
Türkiye'deki en etkin 10 isimden biri olan Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Deprem Yönetimi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hasan Sözbilir, depreme karşı alınacak önlemleri anlattı. Sabah Gazetesi'nden Berrin Birer'in haberine göre Sözbilir, kentsel dönüşümün şart olduğunu dile getirdi.
- En tehlikeli fayımız İzmir fayı mı?
Seferihisar fayının deprem üretme potansiyeli daha yüksek. İzmir fayında hesap edilen deprem üretme büyüklüğü 6,5 ama Seferihisar 7'yi geçiyor. Dolayısıyla o kırıldığında daha büyük hasara neden olabilir. Seferihisar deprem zonunun üzerinde kurulmuş. Daha kuzeyde Ulamış, Çamlı, Yelki, Bademler hepsi çok güzel köyler ama hepsi fayla ilişkili etkileşim anlamında. Risk taşıyorlar. Köylerin tek avantajı, evler hep tek katlı. Orada oluşabilecek hasar biraz daha düşük olabilir Seferihisar'ın içine göre. Seferihisar'da apartmanlar var. Belli bir dayanıklılıkta yapılmamışsa, zemini de uygun değilse, yani belli jeoteknik parametreler uygulanmadığı zaman problemler oluyor. Deprem yönetmeliği tam uygulandığında aslında problem yaşanmıyor. Seferihisar fayı, mutlaka can ve mal kaybına neden olacak bir fay. İzmir fayı, Güzelbahçe'den Pınarbaşı'na kadar gidiyor. Tuzla fayı, Doğanbey'den Cumaovası'na, yeni havaalanının yakınından geçen fay. Menderes'e kadar geliyor. Kemalpaşa fayı, Kemalpaşa'nın içinden geçiyor. Gülbahçe fayı üzerinde üniversite var. Türkiye'de yaklaşık 500 diri fay var. Denizdeki fayları da eklediğimizde, 1000'e yaklaşıyor. Türkiye dünyanın sismik yönden en aktif bölgelerinden birisi. Ülkede ortalama her 10 yılda bir, yıkıcı bir deprem olur. En son yıkıcı deprem 99'da oldu. Sonra 2011'de Van depremi oldu. Şimdi 2020 gibi bir deprem olması gerekiyor.
- Deprem nerede olacak gibi görünüyor?
İstanbul depremini bekliyor herkes ama İzmir'e kimse bakmıyor. Kuzey Anadolu fayı sürekli Batı'ya doğru ilerleyerek kırılıyor ama İstanbul'a geldiğinde Marmara Denizi'ni sıçrayarak, Ganos tarafında kırılma gerçekleşti. Onun için Marmara Denizi'nin altındaki fay kırılmamış oldu. Sismik boşluk oluştu. İstanbul'un içinden diri fay geçmiyor ama İzmir'de yerleşim yerinden geçiyor. O anlamda İzmir daha tehlikeli. Yapılan son çalışmalar, Kuzey Anadolu fayının Edremit taraflarında bitmediğini, İzmir'e kadar indiğini gösteriyor. Seferihisar, Gülbahçe, Tuzla, Gelenbe fayının, Kuzey Anadolu fayının parçaları olduğunu düşündürüyor. Bu şu anda çok tartışılıyor ama kabul edilip destek gördüğünde İzmir'in deprem analizi çok değişecek. Yer içini sürekli izlemek gerekiyor. Bizi bir araya getirmeliler. Çok disiplinli projelere daha fazla destek verilebilir. Doğa bize öyle bir şans veriyor. Beni bir tanı, anla, içime bak diyor.
- Doğanın içine nasıl bakıyorsunuz?
Yüksek tansiyon var mı sorusunun cevabını doktor nasıl buluyor? Hastaya takılan aletin 24 saatlik izlemesine göre. Aynı şey fay için de geçerli. Sismometre ile yapılıyor. Ayrıca fayın gerilimi sırasında radyoaktivite değişiyor. O değişimleri ölçebiliyoruz. Fay boyunca filmler yerleştiriliyor. Şu anda nükleer bilimcilerle birlikte Manisa fayında çalışıyoruz. Her ay fay zonu boyunca filmler gömülüyor. Normal yaşamının değişip değişmediğini ölçebiliyoruz.
- Bütün faylar böyle kontrol altında mı?
Hayır bir tek Manisa fayında yapıyoruz bunu. Diğer 13 fayın ne olduğundan haberimiz yok.
- Parasızlıktan mı yapılamıyor?
Değil. İnsanımız yok. Bu çok disiplinli bir çalışma gerektiriyor. Nükleer fizikçinin de bizimle çalışması gerekiyor. Çıkan radon gazının ölçümlerini o yapar. Ben sadece nereye gömülmesi gerektiğini bilirim. Çıkan değerin ne anlama geldiğini bilirim.
- Yani bu bir ekip işi...Kim sizi bir araya getiriyor?
Biz tesadüfen bir araya gelip, çalışalım diyoruz. Fayla birlikte yaşayacaksan geçmişini bilmen gerekir. Bunun yolu da hendek açmak. Onu bildiğimiz için proje veriyoruz şimdi 5 fay için. Projemiz kabul edildi.
- Hendek açtıktan sonra ne yapılıyor?
Hendek açarak fayın zonunun genişliğini buluyoruz. Bazen 50-100 metre, bazen de 20 metre. O genişliği biz imar haritalarına işleyebiliyoruz. Sonra o sınırı haritalayabiliyoruz. Çevre Şehircilik bir yer imara açılacaksa buranın paleosismolojisini çıkarın diyor. Yani eski deprem izlerini araştırma. Bakanlık buradan fay geçiyor, hendek açacaksın diyor. Ancak şu anda Türkiye'deki hiçbir şirket hendek açma kapasitesine sahip değil.
- Kim yapacak?
Yeni bir bilim dalı olduğu için bugün Türkiye'de 10 tane bilim insanı var hendek açıp, fayı görebilecek. Bunlardan birisi de benim. Benden başkası yok İzmir'de.
Yorumlar
*
Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *