Konut arzından, konut edinilmesine kadar birçok noktada zorluklar olduğunu hatırlatan Başkan Durbakayım sektörün içinde bulunduğu durumu şu sözlerle özetledi;
“Konut kredi faizlerinin yükselmesi, maliyetlerin her gün değişmesi, konut üretiminin ana hammaddesi olan arsa girdisinin tükenmesi, alım gücünün düşmesi, tasarruf sahiplerinin hızlı nakde dönüşebilen yatırım araçlarına yönelmesi gibi etkenleri konut üretimindeki düşüş nedeni olarak söylemek mümkün. Bozulan arz talep dengesinin fiyatlar üzerinde baskı oluşturarak konut fiyatlarının hızla artmasına neden olabilir. Yeni proje yapılmadığı sürece; hem arzın azalmasından kaynaklanan fiyat artışı hem de hammadde maliyetlerindeki artışın eklenmesiyle birlikte konut fiyatları kısaca el yakacaktır. Daha da kötüsü yeni proje üretimi olmadığı için sektör daha da zayıflayacaktır. Türkiye ekonomisine sağladığı istihdam ve vergi gibi katma değerleri azalacaktır.
Diğer tarafta; konut üretiminin yavaşlaması, hem üretici hem de tüketici açısından iki önemli tehlikenin habercisidir. Konut üretiminin olmaması/gerilemesi sektör kaynaklarının azalması, çarkların dönmemesi anlamına gelir. Bu süreci maalesef mevcut projelerde yavaşlama ve -daha da kötüsü- iflaslar takip edebilir.
Sözün özü; sektördeki bu sürecin devamında enflasyonist bir baskı oluşacaktır. Gerek 1. El gerekse 2. El satışlar devam ederken arzın yani konut üretiminin azalması, metrekare birim fiyatlarının hızla artmasına sebep olacaktır. Azalan arzın fiyatları yükseleceğini de unutmamak gerekir. Bilindiği gibi son üç yılda, sektörde her geçen gün daha az arz oldu. Söz konusu projelerin hepsi eski maliyetlerle yapıldığı için fiyatları çok az arttı. Konut üreticilerinin elinde eski maliyetli konut kalmadığı için yeni imalatlar yeni rakamlarla oluşuyor. Bunlara ek olarak yeni ekonomi yönetiminin enflasyonla mücadele ederken faizlerde bir miktar artış olacağı öngörülüyor. Faiz artışının reel ekonomiye artısını ve eksisini yakından takip ediyoruz. Ancak asıl takip ettiğimiz ve beklentimiz istikrarlı bir piyasa.”
Toplantıda Ele Alınan Başlıca Konular:
Kentsel Dönüşümün Önünün Açılması
- Çok süratli AFET ODAKLI OLARAK aksiyon alınması
- Kentsel dönüşümün yoğunluk artışları ile rantsal dönüşüme evrilmeden imar planlarında yapılacak revizyonlar ile daha rasyonel kullanılması
- Vatandaşa ve Kamuya en az mali yük getirecek çözümlerin devreye sokulması
- Hak Sahipleri ile Yapı Müteahhitlerinin gerek sözleşme gerekse inşa süresinde birbirlerine karşı hakkaniyet dışına çıkmamalarının Bakanlıkça sağlanması
- Kamu kuruluşlarının (TOKİ, Emlak Konut GYO, İller Bankası, KİPTAŞ gibi) yanında özel sektör Yapı Müteahhitlerinin de aktif rol alabilmeleri için aynı haklardan faydalanması
- Ticari gayri mülklerde oranın %8 olarak kabulü
- Arsa alım satımlarında KDV oranının %1 olması
- Grup şirketlerinde KDV nin müşterek değerlendirilmesi
- Yapı denetim ücret artışlarının makul seviyelere alınması. Yapı yaklaşık maliyetinin %1,58+KDV si kadar olan bu tutar oldukça yüksek meblağlara ulaşmıştır. Ayrıca bu oran 3. Sene sonrasında her sene için %5 arttırılmaktadır.
- Elektronik Ortamda Sıralanmasına ve Görevlendirilmesine İlişkin Usul ve Esaslara göre; Madde 7 de yer alan, yapı denetim kuruluşunun elektronik ortamda görevlendirilmesi, elektronik sisteme göre otomatik yapılmaktadır. Bu atama sırasında inşaatın yapıldığı bölgelere uzak bölgelerden de atamalar gerçekleşmektedir.
- Yapı sahibinden veya yapı denetim kuruluşundan kaynaklanan nedenlerle sözleşmenin imzalanmama ve yeni bir atama yapılması neticesinde yeni atama yapılma süresi 30 gün olup bu uzun bir süreçtir. Bu sürecin daha makul bir süreye çekilmesi ile 30 günü sonuna kadar kullanma keyfiyetini de ortadan kalkacaktır. Bu süre zarfında inşaat ilerleyememektedir.
- %60 lık taşıyıcı sistem bölümüne kadar olan hizmet bedeli, imalat m² si üzerinden hesap edilmesi daha uygun olabilir. Bu pursantaj oranı Müteahhit tapu devri için de kullanıldığı için bodrum kat sayıları ve otopark alanları büyük olan kompleks projeler için zemin kat kotuna gelene kadar tapu devrini imkânsız hale getirmektedir. Yeni projelerde aşağıdaki tabloda görüldüğü şekli ile, su basman seviyesine gelene kadar tapu verilememesi finansman açısından Müteahhitleri sıkıntıya sokmaktadır. Bu bakımdan pursantaj tablolarının günümüz gerçeklerine göre tekrar ele alınıp düzenlenmesi esastır.
- Uygulamada A sınıfı müteahhitlik firmalarının kendi iç denetimi olduğundan bu firmalar yapı denetim hizmetlerini kendi bünyelerinde verebilirler. Bu sınıftaki müteahhitlerin Yapı denetimden muaf olması ve her türlü raporları ilgili idarelere karşı üstlenmeleri düzenlenebilir. Haliyle bu şekildeki uygulamalarda bu firmaların Bakanlık ilgili birimlerince her aşamada ağır müeyyideler ile denetime tabi olmaları esastır.
- Aynı şekilde A sınıfı müteahhitlik firmaları, alt sınıflardaki müteahhitlik firmalarının da yapı denetim makul bedeller ile yükümlülüğünü üstlenebilmeli.
- 6306 sayılı kanuna tabi olan inşaatlarda yapı denetim harçları için KDV muafiyeti veya mahsuplaşma gibi avantajlar kullanılmalı.
